August 23, 2012

Sezon başlarken: Galatasaray-Kasımpaşa


Uzun bir aranın ardından yeniden futbola özellikle de Galatasaray'a kavuşmak çok güzel. Uzun ve zorlu transfer sürecinin ardından ligler başladı sonunda. Bu transfer süreci artık taraftarlar için fotbolcuyu transfer edecek yöneticiden daha zor daha alengirli bir iş. FM ve PES çocukları olduğumuz için ki eminim birçokları bu oyunlarda dahi en çok transfer döneminde keyif alıyor(benim için de öyle). Dolayısı ile günümüz taraftarı için transfer olmazsa olmaz bir durum. Transfer olsun bizim olsun hesabı. Neyse ki 1 hafta sonunda bu stresten hem medya hem taraftar özellikle de twitter'cılar kurtulmuş olacak ve elde ne varsa onunla nasıl daha iyi olunabilirin fikir jimnastiğine kalacak meydan.

Transferler konusunda birkaç kelam edecek olursam bana göre müthiş bir transfer dönemi geçirdik ve beş oyuncu almış olmamıza rağmen(bence fazla) beşi de bence nokta atışı transferlerdi. Şampiyonluk ertesi yazdığım yazıyla Suarez harici %100 örtüşüyor. Benim Suarez önerimle oyun tarzı ve yapısal anlamda kesinlikle farklı da olsalar Umut bu işi çözebilecek kalitede bir oyuncu ve bunun son 2 maçta ki performansı ile alakası yok. Ben kişisel olarak Umut'tan gol atmasını vs beklemiyorum. Umut geçen yıl Elmander ne yapıyorsa onun1 fazlasını yapacak ve savunmayı hücümda başlatacak. Ayrıca o'na dair en önemli anektod olmayacak golleri atacak olmasıdır. Doğrudur belki 10 pozisyona girip 8-9 pozisyonu harcayacaktır fakat burada bence bakılması gerekn nokta o 10 pozisyonun beşine kalbur üstü forvetler dahi girmez. Çünkü adamın konsantrasyonu yüksek, enerjisi, dayanıklılığı hat safhada ve ölümüne topun peşinden 90 dk durmaksızın koşabilecek bir ciğeri var. Aslında bu yazıyı sadece Umut hakkında yazmak isterdim ama onu da başka zamana bırakalım.

Neyse genel olarak transferler başarılı, çilek ne olur bilmiyorum ama olsada olur olmasada..

Kasımpaşa maçını doğru düzgün izleyemedim zira 2 haftadır çözemediğim kablo-notebook-tv arasında ki dengesiz döngü sonuç vermedi. En büyük bilgisayar firmalarının birinde 1,5 yıl teknik destek elemanı olarak çalışmış ve şuan da da farklı bir pozisyonda ama aynı firmada çalışan ben, Boğaziçi Bilgisayar mühendisi yine bu firmadan çalışan bir arkadaş notebook'u tv'ye bağlamayı bir türlü çözemedik:))))

Dolayısı ile maçı 14 inchlik laptop ekranında dandik bir linkten bir şekilde izleyebildim. Takım hakkında şu saatte öngürülerde bulunmak vs normal şartlar altında zor olurdu. Ancak takım aynı sistem ve aynı çekirdek kadroya sahip olduğu için üzerine konuşulabilir durumda. Geçen yıla nazaran defansif anlamda sadece bu maç özelinde biraz zayıflamış gibi gözüksekte takımın birbirine uyumu ve yeni transferlerin alışma sürecini atlattıktan sonra bu defansif zaafiyetleri pek görmeyeceğiz diye düşünüyorum. Ayrıca Kasımpaşa'dan yediğimiz kafa golünü eğer Melo 2 dk önce girmiş olsaydı bence yemezdik. Olayın diğer boyutu ise bu eksiğimizi sezonun ilk maçında görmüş olmamız güzel.

Açıkcası beni en çok şaşırtan Emre Çolak şuan. Kendisinden hiç beklemediğim bir gelişim gösteriyor. Tekniğine ve yeteneğine zaten söylenebilecek pek negatif birşey yok. Fakat en üst düzey için potansiyel ve zeka eksik. Biraz enseyi karartmış durumdayım ama yine de son maçlardaki performansı geleceğe dair umut veriyor. Ayrıca Melo'suz oynadığımız maçlarda ki performans geleceğe dair Galatasaray'ın defansif orta sahasız bir yapıya evrildiğini gösterdi net olarak. Zaten geçen yıl ki Melo'nun bildiğimiz bir ön liberodan ziyade b2b kıvamında bir oyun oynadı ve netice olarakta 12 gol gibi ulaşılması güç(defansif orta saha bazında) bir gol sayısına ulaşarak kariyer rekoru kırdı. Emre'nin son performansına da bakacak olursak aslında geçen yıl Melo'nun yaptığından daha fazla katkı verdi takıma oyun olarak ancak Felipe Melo'nun takıma en büyük katkısı orta sahanın ve genel olarak takımın boyunu uzatması ve hava toplarında başarı seviyesini yukarılara çekiyor olması.

Bunların dışında genel olarak geçen yıl kaldığımız yerden devam ediyoruz ve pozisyon olarak bir vites artırmış durumda olsak dahi 3. bölgede ki zayıflık devam etmekte ancak bu sorun da sitemin evrilmesi ve Burak yılmaz form tutması ile ortadan kalkacak gibi gözüküyor. Yukarıda da dediğim gibi en güzel gelişme ön liberosuz bir sisteme evriliyor olmak. Zaten eğer Fatih terim istediği sistemi uygalayabilirse bir ön liberoya da o sistemde gerek yok. Zira defans hattı 40 metrelere çekilmiş olacak ve oyun hakimiyeti genel olarak Galatasaray'da olacağı için bir süpürücü yahut kesiciye ihtiyaç duyulmayacak ki bu anlamda Dany transferi tamamıyla bilinçli olarak yapılmış bir hamle ve bunun ben sırf ismiyle Semih'i kesmemsi için büyük bir oyuncu almak yerine Dany gibi rotasyonda rahatlıkla kullanılabilecek bir adam olmasından dolayı transfer edildi düşüncesine kesinlikle karşıyım. Dany'nin en önemli artısı herkes tarafından bilindiği gibi atlet olması hem kısa hem de uzun mesafe de çok çok hızlı koşabilmesi. Ayrıca oyuncunun tekniği güzel, bilekleri yumuşak ama oyun zekası konusunda şuan için çok net şeyler söyleyemiyorum. Tek eksiği kendine fazla güvenmesinden dolayı yapacağı hatalar ki burada Grande’ye güveniyorum. Benim fikrim Dany kısa bir süre içerisinde stoper bölgesini ilk yazılacak adam olacak.

Son olarak Hamit’e değinmek istiyorum. Şimdiden hafiften eleştirilmeye vs başlandı ama bu noktada Hamit’in ne oynadığından ziyade ne oynayacağına bakılmalı. Ben istatistik(asist, gol vs) anlamında çok bir katkısı olmayacağını düşünüyorum. Ama Hamit’in tıpkı Melo gibi oyundan ziyade karakter olarak sahaya ve oyuna katkıları olacaktır.

Şimdilik benden bu kadar, takım iyi bir yolda üzerine koyarak devam ediyor. Taraftar olaraközellikle Avrupa kupalarında çok çok şeyler beklememek gerek çünkü kupa 1 de en önemli şey tecrübe ve o tecrübeye bireysel bazı oyuncular bazında sahip olsakta takım olarak bunun eksikliğini çekeceğiz. Ama herşeye rağmen özellikle kendi adıma muthiş bir eylül-aralık dönemi geçireceğim. Şu ana kadar yıllık iznimden bir gün dahi kullanmadım sırf deplasman maçlarına gidebilmek adına. İnşallah orta Avrupa etrafında 1-2 takım çıkar da bizim için işler kolaylaşır çünkü maçlara gideceğimiz arkadaşta uçak fobisi var bu demektir ki minimum 7-8 saatlık yolculuklar bizi bekliyor.

Neyse herkes sağlıcakla kalsın, güzel günler yakın!

1 comment:

contemporary professional student said...

PS: İkinci yarının başını da kaçırmışım zira Bursa'nın golünü es geçtiğimden fark ettim..