August 24, 2009

Franklin Edmundo Rijkaard ve Galatasaray

Galatasaray'ımın oynadığı futbol, taktik, teknikle alakalı yazmayacağım...onları futbolun "duayen" ve müneccimler"ine bırakıyorum...bırakıyorum ki kendilerince hatalar, açıklar bulsunlar Cimbomuma bok atmak adına..akıllarınca amerika'yı yeniden keşfetsinler...bana rakip takım kendi kalesine gol attığında masum gülümsemesiyle, boynunu eğip önüne bakan utangaç, bir o kadar da vakur duruşuyla Franklin'imin görüntüsü yeterde artar bile...
Warsın her maç 5 gol atmayalım..varsın kokuşmuş süperligin 17 kere aldığımız teneke kupasını almayalım..varsın sülükler Franklin'e dil uzatsın umurumda değil..Umurumda değil çünkü Arda'mın her tarafı insan kokan, çalışarak olmayacak, Allah'ın lütfu olan yetenekleriyle süslediği mükemmel, bir o kadarda çocuksu çalımları, Kewell'ımın asalet ve beyefendilik dersi veren duruşu, Keita'mın ele avuca sığmaz, adeta annesinin verdiği emziği kabul etmeyip parmağını emen bir bebek edasıyla sağ kanattan rüzgar gibi akıp geçmesi bana yeterde artar bile..Gerisi sidik yarışıdır, bok yemektir, dongozluktur..Umrumda değil selçuk la gürcan..hani sıçtıktan sonra rahatlama moduna geçerken hissedilen garip ve rahatsız edici his..bundan sonra biz sıçacağız onlar ezilecek, kahrolacak ama bok atmaktan başka da birşey yapamayacaklar.. Seviyorumseni Rijkard...

No comments: