February 18, 2010

Post-materyalist tüketici karakteri ışığında futbol














Bu konuda yazma fikri sağ tarafta gördüğünüz değerli bloglardan birisinde(hangisi olduğunu aramama rağmen bulamadığım ve unuttuğum içinkendisinden özür diliyorum); hayal edilen takım kaptanı ve Eric Cantona'yla alakalı bir yazıdan edindim.
Geçtiğimiz 2 yüzyıl insanlık tarihi açısından müthiş sosyal dönüşüm ve değişimlere sahne olmuştur. Bir yandan fikirlerin ortaya çıkması ve halk hareketleri, 2 dünya savaşı, kapitalizm ve komunizmin rekabeti altındali soğuk savaş ve kapitalizmin göreceli zaferi. Tabi bu kadar kısır ve indergenmiş olmamakla birlikte çok karmaşık ve geniş bir olaylar silsilelisini arkamızda bıraktık. Özellikle ABD önderliğinde Batı'nın topyekün arkasında durduğu, zaman zaman vahşileşmiş kapitalizm hüküm sürsede daha sonra kendi öz evlatları tarafından vurulacaktı.
Eskiden insanlar ya da tüketiciler bir hizmet veya mal satın alırken ilgilendikleri yegane nokta alınan ürünün kendilerine sağlayacağı maksimum fayda veya sosyal statülerine yapacağı etkiydi. Ayrıca bireyselliği de unutmamak gerek; zira giyilen kıyafet, saç şekli en azından insanın dış görünüşü ile kendini ifade etme tutumuda önemli etkenlerdendi.
Ancak yaşanan bir dizi siyasi, ekonomik, felsefi ve ideolojik dönüşümler sonrasında kısmide olsa insanların tutumu, mal ve hizmetlerden veya en azından üreticilerden beklentisi gün geçtikçe farklılaşmaktadır. Bir kimse artık bir şeyi tercih ederken son günlerin moda tabiri marka değeri ya da kalitesi ile sınırlı olmayıp üretenin dünyaya verdiği katkı/zarar, üretenin ideolojik duruşu, milliyeti, dini de etkili olmakta. Bunların sonucu olarak şirketlerinde tutumlarında göstermelikte olsa ciddi değişiklikler ve yeni politikalar söz konusu. Örneğin "sürdürülebilirlik" adı altında firma ve şirketlerin çevreyle alakalı ve sosyal sorumluluk içerikli atılımlar yaptığını, reklamlarında bu konulara özellikle yer verildiğine şahit olmaktayız; kalitesiz pillerin çevreye verdiği zarar, toyota'nın yarı elektrikli gezegen dostu taşıtları vb şeklinde birçok örnek mevcut.
Görülen değişimin yönü sadece meta içerikli pragmatik isteklerden ziyade kişinin ruhuna ve fikirlerine hitap eden belirli sorumluluklar taşıyan mal ve ürünlere kaydığıdır. Belki bu şekilde genelleme yapmak ve kitlesel bir hareketmiş gibi göstermek an itibari ile erken olup kesin bir "doğru"luk ifade etmesede en azından böyle bir trendin olduğu tartışılmazdır.
Bu bilgiler ışığında futbola gelecek olursak, her ne kadar endüstriyel futbol ya da profesyonel(bu kavramla ilgili sorunlarım var benim) futbolcu kavramları futbolu işgal etmiş olsada, karakterden ziyade ingilizcede skills ile karşılığını bulan teknik ve yetenek belirleyici olsada, özellikle belli bir futbol kültürü ve kişisel gelişim sürecini tamamlamış kişiler açısında bunlar yeterli olmamakta. Artık futbolseverler(aslında çok mikro bir kitleyi kapsamakta) takımlarının yöneticilerinden, teknik adamlarından ve futbolcularından farklı beklentiler içerisinde. Türk futbolunda-pek beklenti demeye dilim varmıyo- artık gelenekselleşmiş, futbolun sınırlarını daraltan "efendim futbolcu gezmemeli, efendi olmalı, şöyle olmalı böyle olmalıdan" ziyade kişisel duruş ve tavırlar beklenmekte. En azından ben kişisel olarak takımımın kalecisinin vakit geçirmek için topu oyuna geç sokması veya bir oyuncumun vakit geçirmek ve oyunu soğutmak için sakatlık numaralarına kalkışmasındansa yenilmeyi tercih ederim. Zira futbol sadece vakit geçirmek adına eğlenceli bir program ya da arkadaşlarla muhabbet ederken bir araç olarak kullanacağım bir demagoji malzemesi değildir benim için.
Birçok taraftarın ve futbolseverin; belirli fikirleri olan, zaman zaman boyun eğmez bi yapıya sahip olan, zaman zaman entelektüel tutkuları olan veya sanat ve politikayla alaklı olarak muhtelif aktiviteleri olan futbolcuları tercih edeceğini düşünüyorum. Eminim futbolu alınacak 3 puandan fazla görenler Eric Cantona'yı Messi ya da C Ronaldo'ya tercih etmeyeceklerdir. Veya çiftçiliğiyle gurur duyan Jesus Almeyda birçok kişinin gönlüne adını altın harflerle kazıyacaktır.
Diğer taraftan sorunsal olan bir durumda-özellikle Türk futbolu adına- kulüplerin ve federasyonların futbolcuların yüzlerini silmeye çalışması. Bir futbolcunun medyada sıkça yer bulması ,özel hayatından(magazinsel anlamda demiyorum) kamunun bilgisinin olmasından son derece rahatsız olmaktalar ve bu konuda kısıtlamalar getirmekteler. Gerçi bu durumun bir kaç örneğine adada da tanık olmadık değil(Twitter,facebook vb.nin yasaklanması). Ama bu bizim için bir kıstas olmamalı bence. Futbolun ve futbola olan tutkunun oynayanlar ve izleyenler birbirlerine ne kadar yakın olursa o kadar gelişeceğini düşünüyorum. Temennim odur ki; önümüzdeki yıllarda bayrak oyuncular artar ve bizde onları tanıma şansına sahip oluruz.

No comments: